21 Ağustos 2012 Salı

Bu ne ya?

Bi kaç gündür ne haber izliyorum ne de gazete okuyorum. Bugün yine ülkenin heryerinin terörden dolayı karışmış olduğunu geçte olsa öğrendim. Antepteki ölenler, yaralılar heryerde bir olay. 
Hergün şehit haberi alınca  gerçekten normal bir olaymış gibi geliyor artık insana çaresiziz ve mecburen bir aymazlık oluyor. Kardeşim benim elimden bişi gelmiyor ben terörü lanetleyince bunların Allah belasını vermiyor kökü kurumuyor ben bloğuma siyah kurdele koyunca hiç  bi bokta olmuyo. Şehitlerin ailesine başsağlığı dileyince başları sağ olmuyo, geçmiş olsun diyince acıları geçmiyo ne yazık ki onların acısını anlayamıyorum. Artık basit cümleler kurup cümlelerimin samimiyetsizliğinde boğulmak istemiyorum. Siyah kurdelenin sadece bir resim olduğu gerçeği beni artık sıkıyor anlamsız ve manasız buluyorum. Bu ülkede güvendiğim tek şey ordudur ama malesef ordu içerde yapıcak bi bok yok. Bu ülkenin terör olayının ana sebebi nedir dış güçler mi nedir amaç neyse sorun neyse benim aklım almıyor kesmiyor bu ülkenin büyük güçleri bulsun ve ne yapması gerekiyosa artık yapsın arkadaş benim isyanım bu pisliklere diil kusura bakmayın bu pisliğin kökünü kurutmayanlara artık. Ben gerçekten artık bu sorunu halletmeyenleri lanetliyorum.

Bu Bayram; Balçova Termal Aquacity..

Öncelikle herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu bir bayram geçirmesini diliyorum kalan şu son bikaç saatimizde :)


Bayramın ilk günü ailemle, sevdiklerimle bayramlaştım. Ben normal günde de tüm çevremle iletişimde olduğum, ziyaretlerde bulunduğum için bayramda görmediklerimi ziyaret edeyim gibi bişi diyemedim :) 

Bu sokağın yerlisiyiz biz komşularda öyle herkes en az 40 yıllık komşu :)
Alt katımızda oturan anneannem ve üst katımızda oturan dayımlardan başka bayramlaşacak başka akrabamız yok. Baba tarafı tüm sülale İstanbul'da, anne tarafı ise Uşak'ta.
Dostlarımla zaten her daim iletişimdeyim ee geriye de bayramlaşacak kimse olmayınca bayram çok kısa sürüyor burda.
Aylar öncesinden iş çevresinden arkadaşlarla konuşuyorduk bayramda bişiler yapalım Kuşadası'nda otel ayarlayalım filan die ama plan yapmadık öylece kalmıştı. Zaten bişi plansız olursa çok daha güzel oluyor. Dün öğlen saati karar verdik o saatte şehir dışına kaçıp zamandan çalamazdık biz de şehir içi bir otobüs mesafesiyle biyere gitmek zorundaydık :D

Dedik Balçova Termal'e gidelim. Hem ben bu yaz ayağımı suya sokamadım die gözüm açık gidecekti; tam anlamıyla denizin verdiği tadı alamadım o eksiklik hala devam ediyor ama yine de eğlenceye fazlasıyla doydum fakat kış gelmeden inşallah denize de kaçarız bigün :)




İş çevresinden arkadaşımız Melek, dün gece rüyamda kaydırak gördüm demek ki buna işaretmiş diyince koptum ben de gece rüyamda döt görmüştüm(şaka yapmıyorum hakkaten gördüm :D) bugün cıscıbıl insanlar göreceğimize işaretmiş dedim :D
Eğer şehir dışına gitme imkanınız yoksa, doyumsuz bir eğlence için, uygun bir ücret karşılığı şehir içinde bu keyfi yaşayabilirsiniz. Balçova Termal'de günlük program var; belirli saatlerde belirlenen yerlerde eğlenceler oluyor. Mesela saat 3'te golf, 5'te dalga havuzu vs. gibi :D

Bu arada eğlencenin  pek çok kısmını resimleme fırsatım olmadı çünkü elimizde botlarla oradan oraya koşturduk, sürekli suyun içindesin bu nedenle makine çantadaydı ve makineyi almaya gitmeye üşendim çoğu kez.




Bu bayram bizim için alengirli kaydıraklardan kayıp suya uçmak demekti; adrenalin böle bişi olsa gerek :D  ki dik gelen, suya daha süratle fırlatan kaydıraklardan kayma cesaretinde bulunamadım ben :)
Boccia'da 3. olup cola'yı kaybetmek demekti :D
Boccia çok komikti ya saat 4'te  oyun vaktiydi bizde tesadüfen ordan geçiyorduk ki oyuna dahil olduk. Boccia 5'er kişilik 4 takımdan oluşan bir oyundu. Yerde 10 dan 50 ye kadar sayılar var ve elindeki halkaları fırlatıp en yüksek puanı toplamaya çalışıyorsun takım olarak :D



Botlarla tünelden geçmek demekti :D



 suların altında amaçsızca zıplamak demekti..
Dalga havuzunda suni dalgalarda sanki yüksek dalgalara kapılmış gibi delicesine coşmak demekti :D

Bu hakkaten çok komikti ya; saat 5 te dalga havuzu vardı programda..
Herkes botlarını kapıp o saatte orada olmuştu ve havuza suni dalga veriliyor güya ve herkes çarpışan oto gibi birbirine çarpıyor filan çok komikti :D


ve eve dönüş ..





Görüşmek üzere..

15 Ağustos 2012 Çarşamba

İlginç sorular Mim'i..

Fazlaca realist bi insan olduğum için böyle garip sorulara şakacıktan da olsa cevap vermekte zorlanıyorum ama bu akıl mantık dışı soruları cevaplamak için gayret edeyim bari :D

ee ne de olsa severim mim'leri cevaplamayı..
Bana bu mimi yollayan Pembedüşlerülkesine de çok tşk ederim :)

Çaresi bulunmayan bir hastalığa yakalandınız ve bunun sonucunda yaklaşık 1 yıllık ömrünüzün kaldığını öğrendiniz. Kalan 1 yılınızda ne yapardınız ?

Vallahi ne yapayım hepimizin gideceği yer orası belki biraz korkardım bilemiyorum. Eğer şu bekar halimle ölüceksem çok fazla üzülemem; vadem dolmuştur der geçer ve sevenlerime sürpriz yapmış olurum :D bu konuda şanssız olan erken gititğim için ben diil arkamda gözü yaşlı kalanlar olur heralde onlara sormak lazım Fulya ölse naparsınız die?ama eğer evliysem yani ne bileyim eğer ardımda minik bir evlat kalıcaksa o zaman işte gerçekten 1 yılı beklemez kahrımdan üzüntümden daha erken ölürüm yada ölmemek için elimden geleni yaparım :)


Not: Hakket  size soruyorum ben ölsem naparsınız merak ediyorum?

Fobileriniz, takıntılarınız var mı ? Varsa neler ?
Var olma mı hiç.. En büyük fobim tavuk; rüyamda görsem çığlıkla uyanırım, yolda görsem yolumu değiştiririm, eğer çok yakınımda ise yanımda pencere olsa camdan bile atlayabilirim düşünmesi bile beni çok ürkütüyo :S
Bir de bir takıntım var; sabuna(sıvı sabuna karşı diil bu takıntı)kesinlikle el süremem. Ellerini sabunlamış biri kumandayı, kapı kolunu filan tutarsa ben onu kolonyalı pamukla silerim :D

Bir sabah kalktınız ve dünyada hiç bir insan olmadığını öğrendiniz, ne yapardınız ? 

Ben napim lan tek başıma öbür tarafa göç ederdim ben de :D ya da bu kadar insan nereye gitmişse ben de oraya giderdim.

Dünyayı dolaşmak isteseniz hangi ülkeden başlardınız ? Neden ?
Bunu hiç düşünmedim ama İtalya olabilir belki..

İtiraf edin prens/prenses e dönüşür diye kaç kurbağa öptünüz ?
Ben ne öpecem pis kurbaa o beni öpsün..

En son yaşadığınız küçük düşürücü , unutamadığınız olay ?

Aklıma gelmiyor aslında çokta elzem bişi diil ama bikaç ay önce bi iş görüşmesinde kendini bi bok sanan müdürün bana gözlükle alakalı sorduğu soruyu bilemeyişimden mütevellit" bu işte çalıştıysan bunu bilmen gerekirdi" lafıyla döt oluşum o gün beni çok üzmüştü. :D

halbuki sorduğu şeyi o gün ilk defa duymuştum; gözlük hakkında bilgim var ama gözlük sapının asetat mı selüloid mi olduğunu mşteri dötüne sokmıcak heralde bana kimse Fulyacım bu asetat sap bu da selüloid sap die öğretmemişti  o terimeleri o beyfendi sorunca ilk kez duymuştum :D

Asla yanınızdan ayırmadığınız 3 şey ?

telefon, fotoğraf makinem, ve ilaçlarım(migren, tiroid, farenjit, reflü gibi türlü türlü kronik rahatsızlığım olduğu için :D)

En yakın arkadaşınızın bir uzaylı olduğunu ve sizi ilk denek olarak kendi gezegenine götüreceğini öğrendiniz, ne yapardınız ?
kusura bakma yavrum gelemem  kendine başka denek bul :D

İsviçreli bilim adamları görünmezlik hapını buldu ve siz bu hapı kullanan ilk kişisiniz. Hapı kullandıktan sonra yapıcağınız ilk şey nedir?

Bence böle bi hapa hiç gerek yok huzurum kaçar; görünmez olup napacan ya Allah aşkına kimsenin ne özelini bilmek istiyorum ne de arkamdan ettiği dedikoduyu(ediyorlarsa tabi) yani ne bileyim bildiklerim gördüklerim benim için yeterli dahasını istemiyorum.

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Üzücü..

Az önce bir haberle sarsıldım. Belki de aldığım ölüm haberi için ilk defa gözyaşı döküyorumdur öyle diyim.
Eski iş arkadaşım vardı hani gözlük camı toptancısındaki işyerinden. İki kez filan düşük yapmıştı, bebeği olmasını çok istiyordu her dişi insan gibi en doğal hakkıydı. Verdiği mücadeleyi kazanmıştı en sonunda; ben işten ayrıldığımda hamile olduğu haberini almıştım. 15 gün önce de bebek dünyaya gelmişti. Herkes en az onun kadar  seviniyordu çünkü büyük zorlukla var olabilmişti o bebek. Ama şimdi duydum ki bebeği vefat etmiş :( 

Bu ara etrafımda çok arkadaşım var bebek isteyipte hala olamayan yada düşük yapan. Çocuk yapmakta artık eskisi gibi kolay diil galiba. Allahın işi bilemeyiz tabi ama Allah kimseyi evladıyla sınamasın ve isteyen herkese sağlıklı evlat versin. Tanıdığım tüm hamile olan anne adayı arkadaşlarımı da Allah kurtarsın.

9 Ağustos 2012 Perşembe

Foça..

İzmir tanıtımı yapmıyorum bu sefer, değineceğim konu çok başka; terör.
İzmir'in ileçelerindendir Eski ve Yeni Foça.
Eski Foçayı çok iyi bilirim; dayımlar görevi nedeniyle bikaç yıl orada bulunmuşlardı biz de bu vesileyle yaz kış çok gittik. Çocukluğum geçti Eski Foça'da diyebilirim. Yaklaşık 15 yıldır da gitmek nasip olmadı çok özledim Phokai'yi. İzmirin turistik ilçelerindendir. Fok balıklarıdır simgesi. Oraya gitmeyi şu son bikaç ydıldır çok istiyorum ama bir türlü kısmet olamadı. Hep aklımdaydı Foça. Az önce haberlerde okudum ki bu güzel Foça'da hain bir saldırı olmuş.
Terör diyince hep aklıma doğu gelir benim; buralarda olmaz sanki böle şeyler der konduramam, bilemem o durumu, hissiyatı tatmadığım için. Taşlı sopalı kavgaları tvde görürüm ben sadece buralarda olmadığı için o duyguyu alamam.  Resmi bayramlarda asarız bayraklarımızı balkonlara, camlarımıza ve çıkartmaya üşeniriz o bayrak aylarca kalır orada. Ama kimse evimizi yakmaya çalışmaz yada kimse evimize  taş atmaz. Düşünürüm hep doğuda olsak bayrak  astık die evimizi yakarlar mı acaba die yada sokağımızda tanklı tüfekli kavga dövüş olması nasıl bişi acaba ve şükrederim hep İzmir'de yaşıyorum die. İşte bu nedenle Foça gibi bir yerdeki saldırıyı aklım almıyor ha bomba burada patlamasın doğuda patlasın diil tabi olay ama biz bu hainliklere alışık olmadığımız için bünyemize tuhaf geliyor hele ki Foça gibi turistik bir yerde.. Enteresan... Allah sonumuzu hayır etsin bunları da ıslah.. Şehitlerimizin mekanı cennet olsun, Allah ailelerine de sabır versin.


Az mı yürüdük buralarda, az mı sabahladık bu kıyıda kuzenlerle.
Resimler netten alıntı ama birgün orada olucam ve kendi objektifimden güzelliklerle anlatıcam bu güzel ilçeyi.



7 Ağustos 2012 Salı

Kuş Pisliği..

İş çıkışı ablamla havadan sudan gülme krizine girdik. Gülmekten ağzım ikiye ayrılcaktı yani o derece korktum artık.. susalım dedim vallahi başımıza bi gelecek var :D

Otobüse bindik ve Funda'nın üzerine kuş sıçtı :D hayır yani yolda yürürken kuş üstünüze zıçabilir de otobüsteyiz be arkadaş nerden fıydırdın yani :D
Pislik hareket halindeki otobüse işte şu üst camdan girdi ve nokta atışı tam isabet :D

Hah dedim başına gelecek vardı ben demiştim sana :D

:)

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Sünnet mevsimi..

Milletin çükünün derdi bizi almış gibi Ramazan girmeden önce aynı hafta içinde 3 kez sünnet düğününe katılınca böyle diyesim geldi :D

Şaka biryana hepsi de değerli insanlardı, yakınlarımızdı yoksa hayatım boyunca hiç katılmadığım kadar düğüne bir hafta içinde katılmazdım :D

İlki bizim ablamla gittiğimiz bir Fethiye tatilinde otelde tanıştığımız çiftin oğluydu. Onlar da İzmirli olduğu için dönüşte görüşmeyi sürdürmüştük. O çiftle çok güzel anılarımız vardı. Tatil arkadaşlığı tatilde kalmıyor gördüğünüz gibi sene 2006'dan bugüne devam ediyor :) o tatilden aslında bloğuma çok malzeme var ama pek anlatmamışım niyeyse..bigün en komiklerinden bir derleme yapayım bari :)

Hem bu sene hala denizi göremedim; belki deniz, kum resimleri görünce kendimi tatile gitmiş gibi hissederim en kısa zamanda yapayım öle post gözümün önünde dursun :)

İlk sünnet Mercan'da yemekliydi. Detaylar güzeldi, imkan olduğu için masraftan kaçılmamıştı :)


Her masaya hem lavanta hem de badem şekeri konulan hatıra amaçlı sünnet şekeri bırakılmıştı.

Sünnet çocuğunun mekana girişi çok güzeldi; efeler tahtta taşıyarak getirdiler. Hemen arkasından efelerin dansı vardı :)




Palyaçoların düğüne gelen davetli çocukları oyalaması-hem aileleri rahat etmiş oldu- onlara hediyeler dağıtması da diğer güzel bir detaydı.

Bir diğeri iş çevresinden bir abinin oğlunun sünnetiydi. O bizim Şirinyer Ötüken Bahçe'de oldu. O mekanı da seviyorum kır düğünleri için ideal, çok güzel bir yer.

Abiye giyecektim ama sıcakta gözüm yemedi evden günlük bir penye elbise geçirip gittim(ablam ve eltileri lütfen abiye giy dese de) :)

Bu elbise için kuaföre gitmeye gerek yoktu aslında ama saçımı taratmak istedim. Abiye topuzu gibi yapmayın toplayın sanki evden kendim yapmışta gelmişim gibi doğal olsun dedim böle bişi yaptılar :D

Güzel de oldu sevdim saçımı :) Altı kaval üstü şişhane gibi oldu biraz ama olsun ben istedim, eğlendik geçti gitti bile :D

Aslında ablamın makineyi alıp resimleri atıcaktım çünkü o gün onun makine daha güzel çekiyor(bakınız birkez daha sony diil de nikon dijital aldığıma pişman oldum )die onunla çekim yapmıştım ama makineyi hergün ablamla olmama rağmen bir türlü  denk getiremedik; makine var usb yok nerde bilemiyoruz :D

Benim makinede olanlardan;
ablishle ben :)