30 Ocak 2013 Çarşamba

"Aslında Giden Erkek Yoktur"

Aslında giden erkek yoktur ama evliliği yada güzel bir birlikteliği götü yemeyen erkek vardır diyorum ben yada ne istediğini bilmeyen, ne aradığından kendinin bile haberi olmıyan insan çeşitlerinin olduğuna inanıyorum.

Neyse bunlar benim düşüncelerim, düşüncelerimi kitap yazarsam orada anlatırım; kuyruğuna basılmış kedi gibi cırlamak istemiyorum şimdi :D

Yada derinlemesine anlatmadığım için yanlış anlaşılabilir o nedenle kısa keseyim. Benim düşüncelerimin bu kitapla alakası da yok zaten.

Ben Seda Diker'in ne anlattığını anlatıyım en iyisi :)
Önsöz kitap hakkında iyi fikir veriyor okumanızı öneriyorum.

Kitapta eski tarihten günümüze kadınlığın önemi çok iyi vurgulanmış. Dişiliğe dair tarihi bilgiler edinmek mümkün bu kitaptan. Kitapta biraz kopukluk vardı geçişlerde tarif edemediğim bir eksiklik ama yine de kitap kendini okutuyor.


Bir bayanı dişiliğinin farkına vardırıyor. Aslında unuttuğumuz, dişiliğimizin ne denli güçlü, kutsal olduğunu hatırlatıyor ve onun nasıl farkına varacağımız konusunda güzel şeyler anlatıyor. Ben beğendim tavsiye de ediyorum. Aralardan bir yerlerden muhakkak beğeneceğiniz yada işinize yarıycak satırlar olucaktır. Kadın erkek ilişkileri konusunda da yardımı olucak bir kitap. Aslında her türlü ilişkiye yada isteklerimizi nasıl elde edebileğimize bile değinilmiş bir kitap.


Kitapları bilhassa çizmiyordum ama bu parçalı bir kitap olduğu için bazı yerleri karalayıverdim :)

Bunlar bu kitaptan altını çizdiklerimin bazıları;

*Küsmek, karşımızdaki kişinin yaşam enerjisini çalmaktır.
(oldum olası küsme huyu olan insanlardan nefret ederim ben zaten)

*Yaradan'ın varlığını şah damarından daha yakında hissedebilmek için, içindeki korku ve öfkeyi atıp tam bir güven duygusuyla hareket etmesi gerektiğini hatta kötü niyetli kişilerin bile içindeki ışığı fark etmesi gerektiğini anladı. 

Bunu uygulayacak, ilk kez korkmadan kendini yaşamın akışına bırakacaktı. Her anın tadını çıkartarak, beklentisizce, sevgiyle...

*Hızla koşup duvara toslasanız ne olurdu? Duvar size saldırıda bulunmazsa, çarpış hızınız kadar yara alırsınız, öyle değil mi?

*Kaybetme korkusu olmayan kişiler, hayatlarından uzaklaşanları sevgiyle uğurlarlar.

Bırakın uzaklaşsın. Siz de ondan uzaklaşın. Korkmadan, küsmeden, tepki vermeden... Gerekirse kendinizi topraklayarak..

Hep onu düşünmeyin. "Arar mı, döner mi, neden mesaj atmadı?"  gibi korkuları silerek... Sadece 'anı' yaşayarak, mutlu olarak. Çünkü hayatınızın merkezinde kendiniz olmalısınız.

*Evren serbest salınımla işler.

Onu düşünmeyeceksiniz ve onunla ilgili herhangi negatif bir duyguya kapılmayacaksınız...

Geri geldiğinde, siz de korkmadan ona yaklaşın. Ama beklentiye girmeden. Kendinizi koruyarak...Yani ilk çarpışma anındaki sınırlarınızı değiştirmeden.

*Çekim yasası gereği hayatınıza hep olumlu ve arzu ettiğiniz şeyleri çekersiniz. Hiçbir şeye üşenmezsiniz. Bünyeniz kuvvetlenir. Bağışıklık sisteminiz mükemelleşir. Cildiniz parlar. Ama en önemlisi, 'özgür' olursunuz.

*Nasıl enerji çalınır biliyor musunuz? Karşımızdaki insana olumsuz düşünce ve duygularımızı empoze ederek. Çünkü evrende enerji, alışveriş esasına dayanır. Siz birine negatif yüklerseniz, ondan pozitif alırsınız. Bu kadar basit.

Başkalarının size olumsuz duygu yüklemesine izin vermemek için, aklınızdan şunu geçirin: "Bu söyledikleri onun fikri, benim diil !"

*ANNELİĞİ BIRAK SEVGİLİ OL
anne rolünden çıkıp sevgili olabilmek için

  • erkeğinizin problemlerini çözmeyin
  • onu eleştirmeyin
  • sizi eleştirdiğinde sınırınızı hemen çizin
  • paketlerinizi taşımasına izin verin
  • psikolojik sorunları varsa, bir uzmana yönlendirin, siz psikolog değilsiniz,
  • aşırı şefkat vermeyin, yedikleriyle, giyimiyle uğraşmayın,
  • geç geldiğinde onu sorgulamak yerine, onun kendine ayırdığı süre kadar siz de kendinize bir dünya kurun,
  • kendinize ait dünya ile ilgili, o size soru sormadıkça, bilgi vermeyin(ben herşeyimi hemen anlatıverirdim bundan sonra bekle anlatırım :D )
  • onu değiştirmeye çalışmayın,
  • onu kontrol etmeyin

29 Ocak 2013 Salı

2 Animasyon

Okuduğum kitaplar ve izlediğim animasyonlar birikmeden arşivime eklemeye devam edeyim.


Korku filmi tadında animasyonlara taktım bu ara ama ikisi de Coralin'in önüne geçemedi benim için.

Ölü Gelin; ha şimdi bir atraksiyon çıktı ha çıkacak diye beklediğim fakat hiç bir atraksiyonun çıkmadığı çok boş bir filmdi. 

İçinde bolca müzikal de vardı.

Filmde ölüler, iskeletler, mezarlık gibi şeyler olduğu için küçük çocuklara hitap etmese de orta yaş çocuklar ve büyükler izleyebilir.

Ben hiç beğenmedim.

victor Van Dort kısa süre sonra güzel Victoria ile evlenecektir. Ancak genç adam kendini henüz evlenmeye hazır biri gibi hissetmemektedir. Kendi kendine yüzük takma provası yaparken mezarlığın yakınındadır ve yüzüğü yanlışlıkla Ölü Gelin'in parmağına takıverir ve apar topar Ölüler Diyarı'na götürülür. Ölüler Diyarı'ndaki hayat Yaşayanların Dünyası'nın sıkıcılığından uzak ve çok daha eğlenceli bir yerdir. Yine de hiçbir şey Victor'un Victoria'ya kavuşmasına engel olamayacaktır.

Canavar Ev; ölü geline nazaran daha güzel, daha maceralı olduğunu söyleyebilirim. Orta karar bir filmdi. Çocukların çok beğeneceğine eminim ama benim için doyurucu diildi.


Çocuklukla ergenlik arasındaki o rahatsız döneme sıkışıp kalmış on iki yaşındaki DJ Walters'ın çok boş vakti vardır. Bu yüzden de, caddenin karşısındaki ihtiyar Nebbercracker'ın evinde bir tuhaflık olduğunu kafasına takmıştır. Köhne evin bahçesinde sürekli bir şeyler kaybolmaktadır: Basket topları, bisikletler, oyuncaklar ve evcil hayvanlar. Ayıca, Bayan Nebbercracker'a ne olduğunu da merak etmemek mümkün değildir. DJ ile samimi arkadaşı Chowder, oynadıkları basket topu yaşlı adamın bahçesine kaçıp, gizemli bir şekilde evin içine çekilince, harabe eve bir gezi yapmak zorunda kalırlar.





26 Ocak 2013 Cumartesi

CM101MMXI FUNDAMENTALS



Dün Cem Yılmaz'ı izleme fırsatı buldum. Gülmekten öldük harikaydı, konular özenle seçilmişti :D

Son zamanlarda kadercilikten vazgeçip evrene mesaj yollamaya başlamıştım; herşeyin düşüncelerimle gerçek olacağına inandırmıştım kendimi. Olmadı Cem tam da ben bunu yeni keşfetmişken evrenden meddet bekleyen bizlerle öyle güzel eğlenmişsin ki artık evrene sinyal de yollamayacağım :D

Bunu öyle komik anlatmış ki işte gezegenlerden yörüngeden bilmemneden girdi konuya, sonra fizikten kuantumdan hiç anlamaz ama alır bir marketten The Secret okur, evrenden medet bekler. Allah'ım nolur 1000 liram olsun der mesela dedi. Sonra bu gezegenler tabi yörüngede dönüyor hiç işi gücü yok durup lan dünyada isteği olanlara bi bakalım der aşağıya bakar ahmet(atıyorum) 1000 tl bekliyordu atın lan şunun 1000 tl' sini filan diyordu koptum :D bu olayları tabi onun ağzından ve onun hareketleriyle görmelisiniz. 

Ama ben valla Secret okumadım başka kitaplardan değişti düşüncelerim :D

Bende iyi dileklerimi evrene yolluyorum ya gökyüzünden tepeme bir koca düşermiş :D

Teknolojinin ilerlemesi ile gelişen olaylara temas etmesi harikaydı, herkesin akıllı telefon manyaklığına baya uzun değindi, süperdi.

Gurme muhabbeti, kakabüs, little little little in the middle koptuklarımdı :D kadınların muayyen günlerinde ayy üzerime gelme bizim hallerimiz var, beni hiç anlamıyorsun şeklindeki tavırlarını yapmıştı gülmekten öldüm :D

Benim anlatmamla olacak iş diil hangi birini anlatayım zaten onun gibi yapamam ki gidip izlemelisin tek kelimeyle mükemmeldi :D

23 Ocak 2013 Çarşamba

Ailenizin Modacısı; NİDA MODA



Hayırlı kandiller ile başlayıp o kıçıkırık bloğunda herşeyi yazarsında bir benim moda evini tanıtmazsın, hani ne zaman yazıyordun adi die devam eden bir telefon aldım :D

Evet siz onu çok iyi tanıyorsunuz; bana 6 yıl önce aliye atkı modelinden atkı ör die google'da bana atkı örneği aratırken blog alemi ile tanışmama ve o vesileyle blog açmama sebep olan şahıstır kendisi.


Bu şahıs aynı zamanda benim çocukluk arkadaşımdır tekrar alt yazı geçeyim dedim bendeki yeri büyüktür. Bu bloğun pek  çok yerinde kendisi de boy göstermiştir :D

Evet artık güzel bir konu ile ona özel bir post hazırlamanın zamanı geldi.

Bizim kız 10 yıldır içinde bulunduğu sektörde işinin ehli konumuna geldi, geldiği yetmezmiş gibi bu genç yaşta çalıştığı işyerini 2 ay önce devraldı. Allah yolunu açık etsin, hayırlı ve bol kazançlar versin.

Nida Moda'yı İzmirli'ler zaten çok iyi bilirler; abiyeden, gelinliğe her türlü aradığınız şeyi bulmanız mümkün. Üstelik kınalığından tut da ayakkabıcısı, iç çamaşırcısına kadar düğün alışverişinde sizi yönlendireceği uygun yerler olur bu anlamda bile yardımcı olur.

Onun ne kadar tatlı dilli, güleryüzlü olduğunu ve hayalinizdeki gelinliği üretebileceğini, dikebileceğini söylemek isterim.

Kendisi dost canlısıdır, müşterilerine müşteri gibi davranmaz o özel günlerinde kendilerini mutlu hissetmelerini sağlıcak bir dost gibi davranır ve işine çok özenir. Siz bu postu okuduğunuzu söylemeden oraya gidin ve görün. Davranışında bir değişilik olmayacağını kendinizde görün ama tabi birde üstüne ben Fulya'nın bloğunda gördüm o vesileyle geldim diyin üzerine de tadından yenmez bal kaymak olsun size :D

Gelinlik, abiye, damatlık her türlü düğün alışverişiniz için doğru adres kesinlikle Nida Moda 

Uğrarsanız kardeşime benden de slm söleyin İzmirli, gelinlik arayan, güzel okurlarım.. :)

Adres: Tarihi Kemeraltı Çarşısı(gelinlikçilerin olduğu yerde)

Not: 1:) gelinliğimi sana diktiremeyeceğim için üzgünüm dostum çünkü henüz koca bulamadım :D


Facebook sayfalarından ziyaret edebilirsiniz fakat işlerinin yoğunluğundan ve modellerinin çalınmamasından dolayı nette modellerini pek paylaşmıyorlar. Modeller için bizzat yerinde görmenizi tavsiye ediyorum ;)

22 Ocak 2013 Salı

Destinasyon



21 Ocak 2013 Pazartesi

Herkesin bir Ceren'i vardır..

Benim sinemayla pek aram yok ama geçen gün iş çıkışı ani bir kararla rotamızı sinemaya çevirdik iyi de oldu.

Film küfür biraz da cinsellik içerikli bir film; çocuklar götürülmemeli ama biz büyükler de hayatımızda ilk defa küfür duymuşuz gibi davranmanın yada hayatımızda hiç ağzımızı bozmamış gibi aval aval bakınmanın da anlamı yok.

Ben argo konuşan biri olduğum için belki de film bana batmadı bilemiyorum. Bayıldığımı sölemeliyim :D


Film günümüz erkek kız ilişkilerini çok güzel özetlemiş.

Mesela geceleri yatağın içine girip sevgiliyle son konuşma yapılır ve çocuksu tavırlarla aşkısı, aşkitom gibi aslında hepimizin kullandığı sevimli laflar vardır ve telefonu hadi sen kapat yok sen kapat die telefonu kapatamama durumları olur hani.

İşte o sahnelerde aslında herkesin yaptığı bu hareketlerin dışardan bakıldığında ne kadar yavan olduğunu gördüm ve kendimi gırtlaklayasım geldi. Bir sevgili edinirsem bida böle cilveleşmicem hakkaten dışrdan çok komik duruyor :D

Filme gelince Celal ile Ceren'in 6 yıllık bir ilişkisi vardır evlilik yolunda ilerleyen..

Celal birgün erkek arkadaşları ile bekarlığa veda partisine gitmek ister ama Ceren izin vermez fakat Celal yine de gider, gittiği yetmezmiş gibi birde orda karılarla fink atarken videoya çekerler kafaları kıyaktır. Ve içlerinden biri görüntüleri nette yayınlar.

Ceren zaten küfürler beddualar ederek Celal'i terkedecektir ama Celal arkadaşlarının gazına gelip hem suçlu hem güçlü bir biçimde Ceren'i terk eder.

Hani erkekler biz düzgün kızları terk edince belalarını bulurlar yada biz kızlar o kuyruk acısıyla böyle olmasını isteriz ya filmde işten aynen öyle oluyor; Ceren'i terk edince hiç bir işi yolunda gitmiyor sonunda Ceren'in kıymetini anlıyor ve ve onu geri kazanmak için her yolu deniyor.


Aslında böle kuyruk acılı laflar ettiğimize bile güldürüyor film bizi :D
Çünkü erkeklerin ayrılıklara hayvani bakışıyla, biz kızların duygusal ağlayış zırlayışları o kadar emek verdim şeklinde aciz ve romantik tavırlarımız bile çok güzel işlenmiş :D

Ha birde erkeklerin kızları terkedince kızların çirkefe bağlaması ve yine hem suçlu hem güçlü erkeklerin ayy gerçek yüzünü gördüm çok çirkinleştin şeklinde bizi daha da fitil etmeleri buna bile yer verilmişti :D

Filmde ilişki dışındaki şeyler bile inanılmaz komikti her sahnesi güldürüyordu, gülmediğim hiç bir karesi yoktu o kadar keyifli, güzel bir filmdi.


Filmin sonunda besle kargayı oysun gözünü bile unutulmamıştı orada onu beklemiyordum gerçekten :D

Bu filmi şiddetle tavsiye ediyorum ve siz beni terk eden erkekler bu filmin sizin başınıza gelmesini istiyorum ve size burdan pühhhh die tükürüyorum :D

Not: Filmdeki esprileri bilerek anlatmadım izleyin ve keyfini çıkarın :D

17 Ocak 2013 Perşembe

Trafik Kurallarina Uyalim

İs cikisi eve gelirken otobusten inince hersey bi anda oldu. Ablama iyi aksamlar dedim o ayrildi otobuste yola devam eden arkadasa el salladim  ve beni hergun indigim durakta karsilamaya gelen babamla yurumeye basladim. Bikac adim attim ki tarif edemeyecegim cok siddetli gum die bir gurultu ve birsey cikti biyerden bi anda bi isci servisinin onune dustu.. sanki yukardan birsey dustu gibi birsey oldu yere ucanin bir insan oldugunu gorunce elimle yuzumu kapayip yere coktum, bakamadim gozlerimi acip bakabildigimde herkes kadincagizin basina toplanmisti. Trafik durdu ben gercekten bir sok gecirdim su an bile elim ayagim bosaldi derler ya aynen ole ic organlarim yerinden oynadi sanki her yanim aciyor. Ben sadece gordugum icin bu sekildeysem o kadar siddetle darbe alan birinin vucudu ne haldedir, nasil bir sok yasiyordur dusunemiyorum bile. Agzindan kanlar geliyordu ama ambulansla giderken yasiyordu umarim acisiz, agrisiz, sizisiz ayaga kalkar Allahim yardimcisi olsun. Lutfen yaya gecitlerini kullanalim. O yolda babamda hep o kadina araba carpan yerden gecmeye calisir ve ben kizarim cunku sadece 5 adim ilersinde yaya gecidi var off neyse ben hic iyi degilim.

14 Ocak 2013 Pazartesi

Dinledim, Okudum, İzledim, Oynadım..

Uzun süre konuşamayınca çatlıyorum, ne yazacağımı bilemesem de yazmak geldi içimden özledim baya :)

Bu aralar sosyal ilişkiler, kitaplarım, animasyonlar ve tablet için uygulamalar ile haşır neşir olduğum için bunlardan bahsedebilirim sanırım :)

Sosyal ilişki derken aslında tüm gün yalnız olmama ve toptancı olduğumuz için pek uğrak bir yer olmamasına rağmen gelenin gidenin haddi hesabı olmuyor çoğu zaman. Üstelik iş konusunda yeni bir atılım yaptı bizimkiler bakalım hayırlısı; artık gözlüklerimiz doğuya da gidecek ve ben sadece Ege Bölgesindeki gözlükçüleri diil Güneydoğu ve Doğudaki pek çok gözlükçüyü de tanımış olucam.

Doğu kültürü hep merak ettiğim bir kültürdür; o taraflarla pek işim yoktur, o taraflı pek tanıdığım da yoktur fakat her yöreden insan tanımayı severim ben.

Gözlük numunelerimizi hazırladım ve doğuya yolladım, artık bir Diyarbakır ayağımız var bakalım nolucak, markalarımızın ülke geneline yayılması da ayrıca güzel bir durum tabi..

Bu aralar çalma listemde bunlar var; tekrar tuşunu bozucam yani :)

  Erdem Kınay feat. Merve Özbey- Duman  özellikle buna bayılıyorum :)

  Hande Yener- Hasta

  Grup Seksendört- Hayır Olamaz

  Demet Akalın- Giderli Şarkılar

Kitaplığımda;


Yazarın Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer'ini okuduktan sonra bana çok doyurucu gelmedi. Zaten bildiğim şeyleri tekrar etmiş gibi oldum.

Yazarın ilk kitabını okumayanlar direk bunu okurlarsa keyif alabilirler. Ayrıca insanı Bali'de tura çıkarıyor, bir de feci bir biçimde balık yeme isteği uyandırıyor; kitabı okurken canım çok fena balık çekti :)

Bu kitabın konusuyla unutmayacağım bir kitap olmasını isterdim fakat bu kitabım (ç)alındığı için evet bu kitabı asla unutmayacağım :D
Kitabım nihayet elimde :)



Debbie Macomber'ın, kapak resimleri harika kitapları beni al die insanı teşvik ediyor.

Kitabın kapak resmini çok beğendiğim için okuma isteği oluştu aslında yazarın ilk kitabı ile başlamak istiyordum ama seriden okuduğum ilk kitap bu oldu.

Konu sıcacık fakat çok yavandı insana kattığı hiçbir şey yoktu, çok sıradandı. Üstelik ana karakter birden fazla; 4 kadından bahsediyor. Ana karakterlerden birinin adının Anne Marie şeklinde uzun olması ve her defasında Anne Marie Anne Marie die tekrar etmek beni yordu ve sıktı. 


Bir de yakın zamanda okuduğum kişisel gelişim kitaplarından öğrendiğim; dilekleri, istekleri listelemenin ve görselleştirmenin onların gerçekleşmesine büyük katkı sağladığı gerçeğini zaten öğrenmiş ve uyguluyordum da bu da zaten bildiğim bir şeydi. Biz blog yazarları aslında sevdiğimiz görselleri bloglarımızda toplayarak bunu belki bilmeden de yapıyormuşuz meğer. Üstelik benim hıdırellezde dileklerimin, isteklerimin resmini kesme ve gerçekleşmesi muhabbetim vardır bunu zaten farkında omadan uyguluyormuşum hayatta :)

Kitabı okurken sanki kendi kız arkadaşlarımla yaşadığım sıradan şeylermiş gibi.. Ben size daha atraksiyonlu şeyler anlatabilirim yani o derece yavandı.

Bir de kitap karakterlerinden birinin kitapçı dükkanı var, biyerde de yüncüde kurs muhabbeti geçiyor. O kitapçıyı ve yüncüyü ziyaret edesim geldi o kadar :)

Muhtemelen en kısa zamanda kitapçıları ziyaret edeceğim, aralarında dalıp gideceğim; bu zaten çok sevdiğim bir eylem.

Seyrimde;

Öncelikle diziden başlayayım. Ben tv pek seyretmiyorum takipçisi olduğum dizi de yoktur bikaç senede bir, bir dizi bellerim güzel olsa da olmasa da benimde bir dizim var diyebileyim diye izlerim :D



En son Aliye, Ömre Bedel, Unutulmaz ve Uçurum(dizide neye el atsam kuruyor bunu da kuruttum)takip ettiklerimdi. Yani nerdeyse 10 yılda 4 tanecik dizim olmuş :S


Geçenlerde ablamla görümcesine gitmiştik, yeni bir dizi başlıcak diye bekliyorlardı. Bende mecburi misafirlikte izleyince sevdim, beğendim, takibe aldım; İntikam'a başladım.

Bu ara animasyonlara taktım; fırsat buldukça işyerinde izliyorum bunları.

Tinker Bell Gizemli Kanatlar; film tam bir çocuk filmi ama ben yine de çok sevdim :) 

Görsel olarak çok canlı ve renkliydi. Bir yaz bahçesi bir de kış bahçesi var ve her iki tarafta da yaşam farklı. İki tarafta yaşayanların da karşı tarafa geçmesi yasak. Ama meraklı Tinker Bell bir gizemin peşinden yola çıkıp karşı tarafa geçiyor orada kardeşini buluyor, kanatları donuyor uçma yeteneğini kaybedecek.. kardeşi de onun tarafına geçince kanatları eriyor mücadele veriyorlar :)

Ben kışı pek sevmezdim ama bu film bana kışı sevdirdi.. çocuklara mevsimleri sevdirecek üstelik kardeşliği anlatıcak harika bir film :)
Filmdeki küçük buluşlarda çok güzeldi; rendeden kar küreyicisi yapmak mesela :)







Coralin ve Gizli Dünya; gerçekten çok keyifli ve ürkütücüydü. Küçük çocuklara tek başına 
izletilmemeli bence korkabilirler.

Koralin ve ailesi ürkütücü bir eve taşınırlar ve küçük kız evde rastladığı gizli bir kapıdan geçer ve korkulu macera başlar.

Korku filmi tadında süper bir animasyondu şiddetle tavsiye olunur.








Köfte Yağmuru'nu severek takip etttiğim Kuzinede Kızaran Ekmek tavsiyesiyle seyrettim. Aylin abla bundan bi kaç sene önce Carte D'or etkinliğinde bize Ezginin Günlüğü ve Bülent Ortaçgil konserinin biletini ayarlayan kişidir. 



Aylin abla, yemek sitesi yazıyor ama yemek yapma ve film sevgisini birleştirip içinde yemek geçen filmlerin analizlerini de yapıyor ve ben bloğunun bu kısmını beğeniyle takip ediyorum.

Bu filmin yorumunu çok güzel yapmış buradan bakabilirsiniz.



Tablette keşfettiğim oyun ve uygulamaları bir başka postta anlatayım çünkü bu post biraz uzadı :)